Bilim insanları, tarihçiler tarafından gerçek olup olmadığı uzun bir süredir tartışılan, Vikinglerin tüyler üperten “kan kartalı” işkencesinin anatomik olarak mümkün olduğunu ortaya koydu. Söz konusu infaz yönteminde, kurbanın sırtı kesilerek akciğerleri ve kaburgaları bir kartalın görünümünü andıracak şekilde dışarı çıkarılıyordu. Uzmanlar ayrıca tarihi kanıtların Vikinglerin düşmanlarının cesetlerini çarpıcı bir biçimde sergilediğini gösterdiği ve yöntemin savaşçıların karakterine uygun olduğunu vurguladı.
İzlanda’da yapılan yeni bir araştırma, kurbanın sırtının kesilerek açıldığı ve kaburgaları ile akciğerlerini kanatlara benzetmek için vücudun dışına çekildiği tüyler ürpertici Viking işkencesinin anatomik olarak mümkün olduğunu gösterdi.
“Kan kartalı” olarak adlandırılan işkencenin 8. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar yaşamış olan İskandinav akıncılarının yalnızca en nefret ettikleri düşmanlarına yaptığı biliniyor. Bununla birlikte, hiçbir fiziksel arkeolojik kanıt olmaksızın, yalnızca yüzyıllar sonra ortaya çıkan şiir ve destanların yazılı hale getirilmesinde ritüel tasvir ediliyor.
TARİHÇİLER UZUN BİR SÜRE REDDETTİ
Ancak tarihçiler, metinlerin yanlış anlaşılmış olabileceğini düşünerek, bu işkence yöntemini uzun bir süre reddetti. Bazı araştırmacılar ise bu durumun Hıristiyan yazarların İskandinav düşmanlarını barbar putperestler olarak tasvir etme konusundaki kasıtlı arzularının bir sonucu olduğunu öne sürdü.
Ancak İzlanda Üniversitesi’nden çok disiplinli bir ekip, işkencenin bilinen Viking silahları kullanılarak yapılmış olabileceğini belirledi. Araştırmacılar ayrıca kurbanın bu yöntemle ölmesinin uzun sürmeyeceğini ve efsanelerin aksine, ciğerlerin tamamen açığa çıkmadan önce kesinlikle hayatını kaybedeceğini açıkladı.
BELGESEL VE FİLMLERE KONU OLDU
Bununla birlikte, The Conservation adlı dergide yayımlanan çalışmanın yazarları, “kan kartalı”nın Vikinglerin düşmanlara ve cesetlere karşı alışılmış muamelesiyle tutarlı olduğunu bildirdi. Kan kartalı ritüeli hem History Channel draması ‘Vikingler’de hem de 2019 ABD – İsveç halk korku filmi ‘Midsommar’da tasvir edildi.
Fotoğraf: History Channel
Yeni çalışma, İzlanda Üniversitesi’nden tarihçi Luke John Murphy tarafından Keele Üniversitesi’nden bir tıp bilimcisi ekibiyle birlikte yürütüldü.
Çalışmanın yazarları, “Ritüelde kurbanın sırtının oyularak açılması ve kaburgalarının omurgadan kesilmesi, akciğerler çekilmeden önce gerçekleştirildi. Açılan kaburgalara yayılan akciğerlerin son çırpıntısı, bir kuşun kanatlarının hareketini andırıyordu ve dolayısıyla bir kartal görünümüne sahipti” dedi.
Diğer taraftan ekip, kan kartalı üzerine mevcut araştırmaların tipik olarak ritüeli tanımlayan Ortaçağ testlerine odaklandığını ve bu durumun da kurbanın sırtının “kesilmesini” veya “oyulmasını” tanımlamak için kullanılan kesin terimler üzerinde anlaşmazlıklara yol açtığını açıkladı.
GERÇEKLEŞTİRİLMESİ KESİNLİKLE MÜMKÜN
Dr. Murphy ise yeni araştırmada kan kartalının gerçekten gerçekleşip gerçekleşmediğine dair uzun süredir tartışılan sorudan kaçınmaya karar verdi. Bunun yerine, ilk etapta ritüeli gerçekleştirmenin gerçekten anatomik olarak mümkün olup olmayacağına odaklandı.
Araştırmacılar, “Cevabımız net bir evet” dedi.
Bu sonuca varmak için bilim insanları, kan kartalının insan vücudu üzerinde ne gibi bir etkisi olacağını değerlendirmek için, Ortaçağ’da kullanılan dokuz hesabı ile modern anatomi ve fizyoloji anlayışlarıyla birleştirdi.
Dr. Murphy ve meslektaşları, dikenli veya çıkıntılı Viking mızrak uçlarının göğüs kafesini arkadan hızlı bir şekilde “açabileceğini” ve prosedürün kesinlikle zor olsa da imkansız olmayacağını söyledi. Ayrıca, böyle bir silahın, İsveç’in Gotland adasındaki 7. yüzyıla ait ‘Stora Hammars’ taş anıtlarından birinde tasvir edildiğini belirttiler. Anıt, bir kan kartalı veya başka bir infaz şekli olabilecek bir sahneyi betimliyor.
SOYLU BİR KADIN, BAŞI KOLUNA SIKIŞTIRILMIŞ HALDE BULUNDU
Öte yandan, araştırmacılara göre, kan kartalı ritüelinin vahşi Viking çağındaki savaşçı elit için tamamen karakter dışı olmayacağını gösteren çok sayıda arkeolojik ve tarihi kanıt bulunuyor. Çalışmanın yazarları, “Korkunç infazlar da dahil olmak üzere özel ritüellerde insan ve hayvan cesetlerini sergileme konusunda hiçbir tereddütleri yoktu” diye yazdı.
Uzmanlar Vikinglerin vahşi infaz ritüellerine örnek olarak, İsveç’in Birka kentinden iyi giyimli, 10. yüzyıldan kalma bir soylu kadının iskeletini gösterdi. Bu kadının cesedi, başı kesilmiş ve kolunun altına sıkıştırılmış halde bulundu. Kayıp çene kemiği ise muhtemelen başının kesilmesi sırasında yok edilmişti.
İTİBAR VE ONURLARI SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA YAPTILAR
Ancak, araştırmacılar bu işkence yöntemlerinin istisnai durumlar için yapıldığını ve tipik olarak Viking savaşçıları tarafından çok önemli kabul edilen itibar ve onurun tehdit edildiğinde gerçekleştirildiğini sözlerine ekledi.
- Etiketler :
- Haberler –
- Bilim
- Sanat
- Arkeoloji
- Dünya
- Teknoloji
- Tarih
İzmir Tempo sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.