ABD’li bilim insanları, insan nüfusu artışından kaynaklanan ve gelecek 30 yıl içerisinde gerçekleşecek yeni bir ‘biyoçeşitlilik krizi’ konusunda uyardı. Araştırmacılar, bu durum nedeniyle ekosistemde büyük önem taşıyan 855 hayvan türünün yakında yok olabileceğini söyledi.
Haberler – ntv.com.tr 15.03.2022 – 15:02 | Son Güncelleme : 15.03.2022 – 15:22
Bilim insanları, önümüzdeki 30 yıl içinde 1,53 milyon kilometrelik bir kentsel genişleme olacağını tahmin etti. Böyle bir genişleme ise özellikle ‘sıcak biyoçeşitlilik noktalarında’ bulunan toplam 855 hayvan türünü yok olma riskiyle doğrudan tehdit ediyor.
En yüksek tehdit altındaki türler arasında ise Endonezya’da Java’ya özgü ve kaçak avlanma tehdidi altındaki bir primat olan Javan slow loris ve Meksika ve Guatemala’da bulunan pembe başlı ötleğen kuşları yer alıyor. Orta Meksika, Orta Amerika, Karayipler, Haiti, Nijerya, Kamerun, Sri Lanka, Endonezya, Malezya, Tayland, Brezilya ve Ekvator’daki hayvanlar da büyük bir risk altında bulunuyor.
Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS) adlı bilimsel dergide yayımlanan araştırma Yale Üniversitesi Çevre Okulu’nda araştırmacı olan Rohan Simkin tarafından yönetildi.
Simkin, “Çalışmanın amaçlarından biri, yalnızca tehdit altında olan değil, özellikle kentsel arazi gelişimi tarafından tehdit edilen türleri belirlemekti. Sokaktaki ortalama bir insanın şu anda iklim krizinin çok farkında olduğunu düşünüyorum, ancak biyolojik çeşitlilik krizinin farkında olduklarından emin değilim” diye konuştu.
KÜRESEL KENTSEL NÜFUS 2,5 MİLYAR ARTACAK
Bununla birlikte, önümüzdeki 30 yıl içinde, küresel kentsel nüfusun 2,5 milyar kişi artması bekleniyor ve bu da kentsel yayılmayı büyük ölçüde artıracak. Bu kentsel genişlemenin çoğunun, insan faaliyetleri nedeniyle yüksek yıkım riski altında olan türler açısından zengin olan biyoçeşitlilik sıcak noktalarında meydana geleceği tahmin ediliyor.
Ancak araştırmacılar, daha yeşil alanlara sahip şehirler gibi yaşam alanlarını koruyan kentsel planlamaya odaklanmanın betonun zararlı etkilerini sınırlayabileceğini söylüyor.
Çalışmanın yazarlarından Karen Seto’ya göre, “Bu yerlerin çoğu henüz inşa edilmedi. Yarının şehirlerinin nasıl inşa edileceğine rehberlik eden bilim odaklı politikaların muazzam bir etkisi olacak” dedi.
Diğer taraftan, bilim insanları çalışma için küresel türleri koruyan politikaları izlemek, araştırmak ve oluşturmak için kullanılan tür dağılım verilerinin bir koleksiyonu olan Yale’in Yaşam Haritası’nı kullandı.
Ayrıca, küresel olarak 30 binden fazla karasal tür için kentsel arazi genişlemesinden kaynaklanan gelecekteki habitat kaybını değerlendirmek için yakın zamanda geliştirilen arazi kullanımı projeksiyonları kullanıldı.
Sonuç olarak çalışma, türler üzerindeki en büyük etkilerin dünyanın en büyük şehirlerinden değil, ‘sayısız endemik türe’ sahip ve genişlemenin habitatları yok edebileceği kentsel alanlardan kaynaklandığını buldu.
ZENGİN BİYOÇEŞİTLİLİĞE SAHİP ALANLAR TEHLİKE ALTINDA
Ne yazık ki, uzmanlara göre bu alanlar hızla daha fazla kentleşiyor. Bu şehirlerin çoğu, kentsel büyümenin değerli ve ‘biyoçeşitliliğe sahip’ habitatları parçalayabileceği Ekvator bölgelerinde bulunuyor.
Yayılma nedeniyle türler için en büyük tehdidi oluşturan şehirler, ağırlıklı olarak Sahra altı Afrika, Güney Amerika, Mezoamerika ve Güneydoğu Asya’nın gelişmekte olan tropikal bölgelerinde yer alıyor.
Seto şunları söyledi: “Çalışma, kentsel alanlarda türlerin korunmasına yönelik politikaları dahil etmek için küresel koruma çabalarına nasıl ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Şehirler aslında çözümün bir parçası. Geçmişte olduğundan farklı şehirler inşa edebiliriz. Gezegen için iyi olabilirler; türleri kurtarabilirler; biyoçeşitlilik merkezleri olabilir ve araziyi doğa için kurtarabilirler.”
- Etiketler :
- Haberler –
- Bilim
- Biyoteknoloji
- Teknoloji
- İklim Değişikliği
- Çevre
- Küresel Isınma
İzmir Tempo sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.