Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) Başkanı Fatih Birol G-7 zirvesini ve devlet başkanlarıyla gerçekleştirdiğit toplantıyı Bloomberg HT’ye değerlendirdi. irvede temiz enerjiye geçiş sürecini ve Türkiye’nin temiz enerji potansiyelini değerlendiren Birol nükleer enerjinin Türkiye için olmazsa olmaz olduğunu vurguladı.
“Bu G-7 zirvesi diğer G-7 zirvelerinden biraz farklıydı. Bunun sebebi G-7 ülkelerinin dışında Hindistan Başbakanı, Brezilya Cumhurbaşkanı, Endonezya Cumhurbaşkanı ve beş altı tane daha önemli gelişmekte olan ülkelerin devlet başkanları geldiler. 7-8 tane oturum gerçekleşti. Bu oturumlardan bir tanesi enerji ve iklim değişikliğiyle ilgiliydi.
Benim burada yaptığım konuşmada devlet başkanlarına şu anda enerji piyasalarındaki durum nedir? Temiz enerjiye geçerken dünyanın kaydettiği hız nedir? Hangi enerji teknolojilerinde büyük bir gelişme görüyoruz? Son olarak özellikle gelişmekte olan ülkeler temiz enerji teknolojilerinde gelişmiş ülkelere nasıl ayak uydurabilirler, nasıl mekanizmalar geliştirebilirler? Bunları anlattım.
Güneş enerji kapasitesi görülmemiş bir rekorla büyüdü
Özellikler son bir yıl içerisinde dünyadaki temiz enerji teknolojilerinde yaşanan büyüme baş döndürücü büyüklükte. Birkaç rakam vermek gerekirse. Güneş enerjisinin kapasitesi sadece bir yıl içerisinde yüzde 40 arttı. Bu şimdiye kadar görmediğimi olağanüstü bir rekor.
Elektrikli arabalar sektöründe ise iki sene önce dünyada satılan her 25 arabadan biri elektrikli arabaydı. Bu sene her beş arabanın bir tanesi elektrikli araba oldu. Başka temiz enerji teknolojilerinden nükleerde de muazzam bir büyüme görüyoruz.
Bu gelişmeleri dünyanın önde gelen devlet başkanlarıyla paylaştım. Bunun üzerinde konuşmalar, tartışmalar oldu. Bunun neticesinde devlet başkanları bir araya gelerek sonuç bildirgesinde belirttikleri gibi Uluslararası Enerji Ajansı’nın bu ülkelerin temiz enerji teknolojilerine geçmesi ve dünyanın iklim hedeflerine ulaşması konusunda bir yol haritası çizmesi ve bu yol haritası gerçekleşirken de bu ülkelere rehberlik etmesi kararlaştırıldı. Bu da beni ve buradaki arkadaşlarımı fazlasıyla mutlu etti.
Bu vazife çok önemli ve çetrefilli bir iş. İşin içerisine enerjinin dışında birçok faktör giriyor ancak bütün ülkelerin bize olan güveni son derece fazla. Temmuz ayının başında Çin Halk Cumhuriyeti’nin davetlisi olarak oraya resmi bir ziyarette bulunacağım. Japonya’da Hindistan Başbakanı Modi ile bu konuda önemli bir görüşme yaptık. Haziran ayında kendisi ve diğer yetkililer ile görüşmek üzere Hindistan’a gideceğim.
Herkesi bir araya getirmek lazım çünkü temiz enerjiye geçiş hemen hemen bütün ülkelerin faydasına olan birşey. Bunu en iyi şekilde fazla ekonomiye sarsıntı geçirmeden, vatandaşlarına ceplerinde daha fazla para getirerek ve çevreyi temiz tutarak nasıl yapabiliriz? Bunları onlara anlatacağız ve her adımda onlara rehberlik edeceğiz.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali insanların kafasında şöyle bir soru işareti uyandırdı. Biz geçmişte 70’li yıllarda petrolle ilgili böyle bir kriz yaşadık. 80’li yıllarda tekrar yaşadık. Şimdi doğalgaz ile ilgili böyle bir sorun var. Birçok insan yenilenebilir enerjinin, nükleerin, elektrikli arabaların aslında bu bağımlılıktan kurtulmanın bir yolu olduğunu düşünmeye başladılar.
Temiz enerji teknolojileri enerji güvenliği açısından önem kazandı
Aslında az önce ifade etmeye çalıştığım güneşte, elektrikli arabalarda, rüzgârda büyümenin nedenlerinden bir tanesi de bu. Geçmişte büyümenin esas faktörlerinden biri çevre faktörüydü. Şimdi çevre ve enerji güvenliği oldu. İnsanlar güneşi, rüzgârı, nükleeri enerji güvenliğinin bir parçası olarak görmeye başladılar. Bu bakımdan aslında son bir yıl içerisinde bu temiz enerji teknolojilerinden yaşanan büyümenin bu kadar hızlanmasının nedenlerinden bir tanesi de enerji güvenliği oldu.
Çin’e gelirsek, Çin temiz enerji teknolojilerinden açık ara dünyada ilk sırada geliyor. Güneşte, rüzgârda, elektrikli arabalarda ve hidroelektrikte bir numaradaki yerini koruyor. Bunları sadece tesislere yerleştirmek konusundan değil imalat tarafında da ilk sırada geliyor. Güneş panellerinin, rüzgâr türbinleri ve elektrikli arabalarının üretimi konusunda da Çin bir Numara. Çok çarpıcı bir örnek olarak dünyada üretilen her iki arabanın bir tanesi Çin’de üretiliyor. Çin esasında çok ciddi adımlar atıyor ve Çin’in bu konudaki önderliği tartışılmaz.
O bakımdan ben Çin’i temiz enerji teknolojilerinin lideri bir ülke olarak görüyorum ve önümüzdeki yıllara bakarsak Çin’in aslında temiz enerjiyi bu kadar çok gündeme getirmesi sadece çevre olarak değil ancak enerji güvenliği açısından petrole ve doğalgaza bağımlılığı mümkün olduğu kadar azaltmak açısından Çin’in bu konuda çabaları olduğunu görüyoruz.
Şu anda dünya hala ciddi oranda petrol ve doğalgaz kullanıyor. Bunun bugünden yarına biteceğini düşünmemek lazım. Önemli olan eğer iklim değişikliği hedeflerine ulaşacaksak bunların payının giderek azalması lazım. Bunlar azaldığı zaman bunu da temiz enerji teknolojileriyle ikame etmek lazım.
Güneş enerjisi şu an en ucuz üretim kaynağı haline geldi
Güneş enerjisinin hızla büyümesinin nedeni maliyetlerinin düşük olması. Güneş şu an en ucuz üretim kaynağı haline geldi.
Umarım yakında savaş biter ve enerjiyi ekonomik faktörler üzerinden konuşuruz. AB’nin bu yönden en büyük hatalarından biri enerjisinin tamamını Rusya’ya bağımlı hale getirmesi oldu.
Petrol talebinin bu sene günlük 2 milyon varil büyüyeceğini öngörüyoruz. Sert bir kış geçerse fiyatlarda yukarı yönlü bir baskı görebiliriz. Dolayısıyla petrol ithal eden ülkeler zor bir döneme girebilir.
Önümüzdeki dönemde büyük trend temiz enerji teknojolojilerine geçiş olacak. Türkiye’de temiz enerji potansiyeli çok büyük, ciddi aşamalar kaydedildi. Ancak ülkenin temiz enerji potansiyelinin hala küçük bir kısmını kullanıyoruz.
Temiz enerji alanlarından nükleer enerjide çok güçlü bir geri dönüş var. Örneğin Fransa nükleer enerjide çok yeni bir açılım yapıyor. Bu bağlamda ben nükleer enerjinin Türkiye için olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum.”
İzmir Tempo sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.