1. Haberler
  2. Yaşam
  3. Fazla empati kuruyor olabilir misiniz? Sağlıklı empati nasıl olmalı?

Fazla empati kuruyor olabilir misiniz? Sağlıklı empati nasıl olmalı?

fazla-empati-kuruyor-olabilir-misiniz?-saglikli-empati-nasil-olmali?
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Fazla empati kuruyor olabilir misiniz? Son aylarda haberleri ya da güncel gelişmeleri izlerken kendinizi üzgün, huzursuz ya da gözyaşları içinde buluyor musunuz? Emin olun, çoğumuz aynı durumdayız.

Yazı: Seda Özdemir Şimşek

Özellikle deprem felaketinin ardından hepimiz duygusal olarak da çok yaralandık. Kendimiz birebir tecrübe etmemiş dahi olsak, zarar gören ve kayıplar yaşayan herkesin acısını içimizde hissettik ve hissetmeye de devam ediyoruz. Bu duygu yoğunluğunda ilk günden itibaren elimizden gelen her türlü yardımı ulaştırmak için çaba gösteriyoruz. Toplumun bir parçası olduğumuz sürece diğer insanlarla empati kurmanın faydası olduğu kesin. Zira, güvenilir kişisel ve toplumsal bağları ancak sağlıklı bir empati yardımı ile kurabiliyoruz. Ancak empatinin fazlası, ki uzmanımız bunu sempati olarak adlandırıyor, yarardan çok zarar getiriyor. O yüzden temel nokta sağlıklı empati kurmayı öğrenmek. Bu yüzden de Mio Psikoloji uzmanlarından Psikolog Simge Boyacıoğlu’ndan empati duygusunun kökenini ve sağlıklı empati kurmanın yollarını anlatmasını istedik.

Son zamanlarda empati kelimesi dilimize pelesenk oldu. Lütfen empatinin anlamını biraz açalım. Empati tam olarak nedir?

EMPATİ NEDİR? *

Empatiyi karşımızdaki kişinin duygu ve deneyimlerini anlayabilme, anlamlandırabilme ve bu duygularla eşduyum halinde olabilme becerisi olarak tanımlayabiliriz. Empati kurduğumuzda karşımızdaki kişinin iç dünyasına temas etmiş oluruz. Sevdiğimiz birinin üzüldüğünü gördüğümüzde bir anda yüzümüz değişir, onu anlamaya ve destek olmaya yöneliriz. Ya da bizden kilometrelerce uzakta yaşanan bir felaketten duygusal olarak etkilenebilir ve yaşanan acılarla bağ kurabiliriz.

EMPATİ DUYGUSUNUN KÖKENİ NEDİR? *

Empati becerisi zamanla gelişen bir beceri olsa da kökenlerini bebeklikten alır. Bir bebek doğumundan itibaren hem içerden hem dışardan bir gerilime tabidir. Dış dünya onun için çok yeni bir yerdir ve bedeninin içinde olanları, hislerini ve isteklerini aktarmak için henüz kelimeleri yoktur. Örneğin bebek aç ve ağlıyor, annenin bunun farkına varması, hissetmesi ve bebeği sakinleştirerek ihtiyacını karşılayabilmesi ilk empatik deneyimlerden biridir. Güldüğü zaman annenin gülümseyerek yumuşak bir ses tonuyla ona cevap vermesi, nahoş bir deneyim yaşadığında annenin yüzünde panik olmayan ama duygusuna eşlik eden bir tepkinin belirmesi bebeğe çok önemli temel bir güven duygusu yaşatır. Annenin kapsayıcılığı ile oluşmaya başlayan bu temel güven duygusu aslında ileride kuracağı tüm sosyal ilişkilerin de özünü oluşturur. Bağlanma kuramının geliştiricisi psikolog John Bowlby, yetişkin, çocuğa ne kadar sık karşılık verirse çocuk da etrafındaki kişilerle o kadar sağlıklı ilişkiler kurar, der. Karşılıklı güvenli bağlanmayı deneyimleyen çocuklar başkalarının da kendileriyle aynı ya da farklı düşüncelerde olabileceklerini öğrenir. Bu aynılığın ve farklılığın kabulüyle, benzer ya da farklı düşünceleri anlayabilmek, aynı frekansta buluşabilmek olarak da tanımlayabiliriz empatiyi.

KAYGI HİSSİ FAZLA EMPATİ KURMAYI BESLER Mİ? *

Kaygılı olduğumuzda kaygıyla baş etmek için çeşitli yollar kullanırız. Bu yollardan biri kaygının kaynağını kontrol etmek amacıyla aşırı hazırlıklı olmaya yönelik alarmda olma hali olabilir. Bir başka yol, kaygıdan kaçınma, yok sayıp inkar etme ya da duyguları uyuşturmak olabilir. Nihayet kaygıyla baş etmenin daha ılımlı, duygu dünyamız açısından daha kolay yolları da var. Bu yolların hangisini kullandığımıza göre empati becerimiz aşırı bir hassasiyete sahip olma veya kapalı bir kabuğa dönmeye ve yok saymaya kadar çeşitli tepkiler geliştirilebilir. Kaygının ılımlı seyrettiği durumlarda empati benzer durumlarda olanlarla dayanışma göstermemiz, destek olabilmemiz açısından iyi bir araç işlevi görebilir.

NEDEN AŞIRI EMPATİ KURARIZ? *

Burada aslında empatinin fazlalılığı yerine sempatik bir ilişkiden bahsetmek daha doğru olur. Empati kurduğumuzda karşımızdaki kişinin duygularını anlayıp aynalıyorken sempatik bir ilişkide sünger görevi görerek bu duyguları tümüyle emerek kendimizinmiş gibi davranırız. Bu duyguları bu kadar sahiplenmemizin nedeni harekete geçen kurtarma, bir çeşit kahramanlık rolü yüklenmemiz olabilir. Bu şekilde daha çok kabul göreceğimize inanıyor olabiliriz. Kendi duygularımızı olduğu gibi ortaya koyduğumuzda kabul görmediğimizi ve ancak başkalarının duygularıyla uyumlanırsak görüldüğümüzü hissediyor olabiliriz. Bu da kendi duygularımızla temasımızı kaybettiğimizin, bir çeşit sahte kendilik geliştirdiğimizin de göstergesi olabilir. Bu bir yandan müthiş bir duygusal yük. Kişinin hayat kalitesinin bozulduğu, kendi duygularına temasının kaybolduğunu hissettiği noktada bir uzman yardımına başvurması yararlı ve önemli.

Fazlaca empati göstermenin sevilebilir olma ya da onaylanma arzusu gibi psikolojik sebepleri olabilir mi?

Evet, olabilir. Onay almak ve sevilmek hepimizin ihtiyacı. Şefkat görmek istediğimizde ya da dayanışma sergilenmesine ihtiyaç duyduğumuzda bazen önce bizim duygusal olarak bir şeyler vermemiz gerektiği şeklinde formülleştirilmiş yaşam alışkanlıklarımız ya da ön kabulümüz olabilir. Özellikle küçük çocuklarda sevilme ve onaylanma hissi karşılık talep etmeye gerek kalmadan da yetişkinler tarafından bolca sunulur. Büyüdükçe gelişen sorumluluklarla sevilme olmasa da, onaylanma bazı şartlara bağlanır. Burada bazen onay vermeme, bazı sınırlar ve kurallar koyulması kişi tarafından sevilmeme şeklinde algılanabilir. Ya da ne kadar onaylandığımız gibi bir nicelik sorunu da görülebilir. Yine gelişimsel olarak ortaya koyduğumuz negatif duygulanımlarımız kabul görmemiş ve yeterince kapsanmamışsa, sadece başkalarının duygularıyla uyumlandığımız zaman sevileceğimize inanıyor olabiliriz. Bu da bazen fazlaca empati göstermek, bazen tamamen uyumlanarak kendi duygu ve düşüncelerimizi bastırmak olarak da görülebilir.

SAĞLIKLI EMPATİ NEDİR?

Ya da başka bir deyişle hangi şartları sağlarsak sağlıklı bir empati kurmuş oluruz?

Bessel A. Van Der Kokl, “Beden Kayıt Tutar” kitabında Diana Fosha’dan çok hoşuma giden bir alıntıya yer veriyor: “İyileşmenin kökeni sevgi dolu, uyumlu ve kendine hakim bir kişinin kalbinde, zihninde var olma ve anlaşılma algısında yatmaktadır.” Sadece iyileşmenin değil anlamlı bir varoluşun da temelinde sevgi dolu, güven hissi duyduğumuz, anladığımız ve anlaşıldığımızı hissettiğimiz, doyum sağlayan ilişkilere sahip olmanın yattığını düşünüyorum. Burada öncelikle kendi duygularımızla temasımız çok önemli. Önce kendi duygularımıza bakıp anlamlandırabileceğiz ki karşımızdakinde de bunları gördüğümüzde anlamlandırabilelim. Sağlıklı bir empatik ilişki kurmanın yolu kendi fikir ve düşüncelerimizden kendimizi soyutlayarak karşımızdaki kişinin duygusunu kendi duygu ve değerlerimizden farklı da olsa görebilmek ve bu duygularla uyumlanabilmekten geçer.

BAŞKA BİR İNSANIN DUYGULARINI SAHİDEN HİSSETME ŞANSIMIZ VAR MI?

İnsan ilişkisel bir varlık. Doğduğumuz andan itibaren yüzlere, seslere, fiziksel hareketlere, bize yönelen beden duruşlarına karşı duyarlıyız. Çevreden gelen bütün bu uyaranlara olan hassasiyet, başkalarının duygularını anlamak ve hissetmek çok temel bir yaşamsal beceri ve gereklilik. Bebeklikte ve erken çocuklukta empati becerimiz yeterince gelişmiş değil. Yüz ifadeleri ve ses tonu gibi çevremizden gelen sinyalleri, daha çok kendi yaşamımızı sürdürmek ve ihtiyaçlarımızı giderebilmek doğrultusunda yorumlarız. Zamanla gelişen empati becerimiz sayesinde sağlıklı sosyal ilişkiler kurarız. Başkalarının güdülerini anlamayı öğrenir, farklı algıları, beklentileri ve değerleri olan gruplara uyum sağlayabilir ve güvende hissederiz. Empati kuramadığımızda içinde bulunduğumuz ilişkiler bağlardan yoksun ve yüzeysel olur. Daha ilkel boyutta bakacak olursak başkalarının duygu ve düşüncelerini anlayabiliyor olmamız tehlikede olup olmadığımızı anlamamıza ve kendimizi koruyacak aksiyonları alabilmemize de olanak sağlar. O yüzden sadece toplumsal olarak iyi ilişkiler kurmak anlamında değil, yaşamsal olarak da önemlidir.

DUYGUSAL EMPATİ SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA SADECE NEGATİF DUYGULARDAN MI BAHSEDİYORSUNUZ? BAŞKASININ ÜZÜNTÜSÜNÜ EMMEK MÜMKÜN MÜ?

Empati sadece negatif duyguları değil, karşımızdaki kişiden gelen olumlu ya da olumsuz tüm duygulanımları anlamlandırabilme ve uyumlanabilmeyi ifade eder. Tabii ki karşımızdaki ile empati kurabilme kapasitemiz kendi ruhsal yapılanmamız ile yakından ilişkili. Örneğin özellikle negatif duygulanımlar karşısında, kendi negatif olarak adlandırdığımız duygularımızla nasıl baş ettiğimiz, kişisel hassasiyetlerimiz ve geçmiş travmalarımız karşımızdakinin duygusunu ne kadar kapsayabileceğimiz konusunda belirleyici. Başkalarının üzüntülerine eşlik etmek her zaman çok kolay bir şey değildir. Kimimiz negatif duygulanımlarımızı bastırmaya yönelirken, kimimiz bu duygular karşısında daha alıcı pozisyonda olur, daha kapsayıcı bir yaklaşım gösterebiliriz. Eğer duygusal olarak benzer uyarıcı bir olaya maruz kaldıysak, aynı durumu yaşayan farklı biri ile karşılaştığımızda daha derin bir empati gösteririz. Çok sevdiğimiz birinin üzüntüsü bizi çok derinden etkileyebilir. Ancak başka bir kişinin duygularını bütünüyle sahiplenerek kendininmiş gibi hissetme, empatik bir eylemden daha çok sempatik bir eylemdir. Empati kurduğumuzda kendi duygularımızdan bağımsız olarak karşımızdaki kişinin duygusunu anlarız, duruma uygun tepkiler veririz ama karşımızdaki kişiyle mutlaka aynı fikirde olmamız gerekmez. Sempati ise o duyguları tamamen karşımızdaki kişinin çerçevesinden değerlendirerek olduğu gibi sahiplenmeyi ifade eder. Karşımızdaki kişi ne kadar üzgünse o kadar üzülürüz, öfkeliyse bu öfkeye eşlik ederiz. Empati göstermekten, sempati göstermeye geçmemizin nedeni karşımızdaki kişi ile yakınlığımız ya da o deneyim ve duygulara yönelik kişisel hassasiyetlerimiz olabilir. Çoğu zaman karşımızdaki kişinin olumsuz duygularını çabucak pozitife çevirmek arzusunda oluruz ve bir şeyler yapmak için harekete geçmek isteriz. Aslında hepimizin en temel ihtiyaçlarından biri anlaşılmak. O yüzden sağlıklı ve ideal olan karşımızdaki kişinin duygusunu sahiplenip çabucak değiştirmeye yönelmek yerine anlamaya çalışarak öncelikle duygusuna eşlik edebiliyor olmak.


İzmir Tempo sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Fazla empati kuruyor olabilir misiniz? Sağlıklı empati nasıl olmalı?
Yorum Yap

444 SEO Reklam Yazılım Tasarım London Smartic Pro Agency Kurumsal SEO Hizmetleri

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

İzmir Tempo ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!