Gelir İdaresi Başkanlığı’nca, Enflasyon Düzeltmesine İlişkin Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Taslağı hazırlanarak sektör görüşüne sunuldu.
Kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, fiyat endeksindeki artışın içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde yüzde 100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde yüzde 10’dan fazla olması halinde mali tablolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutması gerekiyor.
Geçici vergi dönemlerinde belirtilen oranların tespitinde, son üç hesap dönemi yerine üçer aylık dönemlerin son ayı dahil önceki 36 ay ve içinde bulunulan hesap dönemi yerine son 12 ay dikkate alınacak.
Enflasyon düzeltmesi, kolektif, adi komandit ve adi şirketler dahil kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından yapılacak.
Yeni işe başlayan mükelleflerin enflasyon düzeltmesine tabi olup olmadıkları da genel esaslara göre belirlenecek.
Kazançlarını işletme hesabı esasına (zirai işletme hesabı dahil) göre tespit eden mükellefler ile serbest meslek kazanç defteri tutan serbest meslek erbabı mükellefler enflasyon düzeltmesi yapamayacak. Ancak bunlar, sadece amortismana tabi iktisadi kıymetlerini tebliğe göre düzeltilmiş tutarları üzerinden amortismana tabi tutabilecek.
Kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına izin verilen mükellefler, buna izin verilen ancak Türk para birimiyle kayıt yapmaya başlanılan yıldan itibaren üç yıl geçmemiş olanlar enflasyon düzeltmesi yapamayacak.
– İşletmeler daha az veya fazla vergi ödemek durumunda kalabilecek
Söz konusu düzenlemenin detayları ve şirketlere etkisini AA’ya değerlendiren Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Başkanı Emre Kartaloğlu, söz konusu taslakla mükelleflerin mali tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetlerini ilgili hükümlere göre enflasyon düzeltmesine tabi tutması gerektiğini belirtti.
Kartaloğlu, enflasyon düzeltmesi uygulamasının, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi halinde sona ereceğini dile getirerek, “Yİ-ÜFE son 12 ay yüzde 79,89, son üç yıl için yüzde 141,70 artmış durumda. Buna göre enflasyon muhasebesi hükümleri dikkate alınarak 31 Aralık 2021 tarihli mali tablolar düzeltilmek durumunda.” dedi.
Cumhurbaşkanı’nın yüzde 100 oranını yüzde 35’e kadar indirmeye veya tekrar kanuni seviyesine kadar yükseltmeye, yüzde 10 oranını ise yüzde 25’e kadar çıkarmaya veya tekrar kanuni seviyesine kadar indirmeye yetkisinin bulunduğuna dikkati çeken Kartaloğlu, söz konusu yetkilerin kullanılmasının da bu durumu değiştirmeyeceğini bildirdi.
Kartaloğlu, yasal düzenlemeye gidilmedikçe enflasyon düzeltmesinin mutlaka yapılması gerektiğinin altını çizerek, söz konusu uygulamanın ilk önce 31 Aralık 2003 tarihli bilançolarında, daha sonra da son olarak 31 Aralık 2004 tarihli bilançolarında yapıldığını, o günden bu güne şartlar oluşmadığı için enflasyon muhasebesine ilişkin hükümlerin bir daha uygulanmadığını söyledi.
Enflasyon muhasebesi uygulanmasının işletmeleri daha az veya daha fazla vergi ödemek durumunda bırakabileceğini vurgulayan Kartaloğlu, “Bu ise tamamen işletmenin sahip olduğu parasal ve parasal olmayan kalemlerin bilanço yapısı içindeki dağılımına ve tutarlarına bağlıdır.” dedi.
Parasal kıymetlerin, Türk lirasının değerindeki değişme karşısında nominal değerleri aynı kaldığı halde satın alma güçleri fiyat hareketlerine göre ters yönde değişen kıymetler olarak tanımlandığını belirten Kartaloğlu, Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde hangi kalemlerin parasal kalem, hangilerinin ise parasal olmayan kalem olduğunun ayrıntılı bir biçimde açıklandığına işaret etti. Tebliğde, aksine hüküm olmamak şartıyla öz sermaye kalemlerinin “parasal olmayan kıymet” olarak kabul edildiğini dile getiren Kartaloğlu, “Enflasyon düzeltmeleri, ilgili kıymetlere ait fark hesaplarına ve enflasyon düzeltme hesabına kaydedilmektedir.” diye konuştu.
Kartaloğlu, tüm düzeltme işlemleri tamamlandığında Enflasyon Düzeltme Hesabının bakiyesinin dönem kar/zarar hesabına devredilerek kapatılacağını ve verilen bakiye türüne göre işletmenin dönem kar ya da zararının artacağını ya da azalacağını belirtti. Kartaloğlu, 2003 yılı finansal tablolarının düzeltilmesinde oluşan Enflasyon Düzeltme Hesabının bakiyesinin geçmiş yıllar karı/zararı hesabına aktarılmadığını, bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl karının vergiye tabi tutulmadığını söyledi.
Dolayısıyla 2021 yılına ilişkin yapılacak olan düzeltme işlemlerinin şirketlerin 2021 vergi matrahlarını etkilememesi gerektiğini belirten Kartaloğlu, şunları kaydetti:
“Enflasyon düzeltmesinin işletmelerin daha az mı yoksa daha fazla mı vergi ödemelerine neden olacağı tamamen parasal olmayan kalemlerin bilanço içindeki yapısına, tutarına ve hangi tarihten itibaren düzeltileceğine bağlı olarak hesaplanacak düzeltme katsayısının değerine bağlıdır. Öz sermaye yoğun çalışan ve sahip olduğu bu sermayesini parasal kalemlere yatıran bir işletmenin enflasyon düzeltmesi sonrası dönem karı azalacak ya da dönem zararı artacaktır. Çünkü bu işletmenin sermayesi enflasyon karşısında erimiştir. Böylelikle daha az vergi ödemesi beklenmektedir. Bunun aksine, yabancı kaynak yoğun çalışan bir işletme ise bu yabancı kaynaklarını parasal olmayan kalemlere yatırmışsa, enflasyon düzeltmesi sonrası dönem karı artacak ya da dönem zararı azalacaktır çünkü bu işletme parasal nitelikteki yabancı kaynaklarını satın alma gücünü fiyat hareketleri ile aynı yönde değişerek koruyan parasal olmayan varlıklara yatırmış durumdadır. Bu durumda da yüksek vergi ödeme durumuyla karşı karşıya kalabilecektir.”
– “Belirsizlikler yasal düzenlemeyle giderilmeli”
Kartaloğlu, finansal tabloların olabildiğince gerçeği yansıtmalarının sağlanması ve enflasyonun finansal tablolar üzerindeki etkisinin ortadan kaldırılarak vergi matrahının doğru bir şekilde kavranması gerektiğini vurgulayarak şu değerlendirmede bulundu:
“Burada asıl üzerinde durulması gereken, 17 yıldır uygulanmayan enflasyon düzeltmesine ilişkin hükümlerin yeniden gündeme gelmesinin gerek mali müşavirler gerekse mükellefler nezdinde yarattığı belirsizliktir. Bazı mükelleflerin enflasyon düzeltmesine tabi tutacakları taşınmazları ve amortismana tabi iktisadi kıymetleri için değer artışı üzerinden vergi ödememek için Vergi Usul Kanunu’nun ilgili hükümlerinden yararlanmayı erteledikleri gözlemlenmektedir. Halihazırda yüzde 2 vergi ödeyerek ilgili hükümlerden yararlanan mükelleflerin ödedikleri vergileri geri alıp alamayacakları da belirsiz. Enflasyon muhasebesine geçilmesi halinde beyanda bulunan mükellefler için haksız bir durum ortaya çıkabilecektir. Yapılacak yasal bir düzenlemeyle bu mağduriyetin giderilmesi gerekmektedir. 2022 yılında enflasyonla mücadelede başarılı olunacağı da dikkate alınarak, enflasyon muhasebesine ilişkin hükümlerin 2021 yılında uygulanmaması da değerlendirilmelidir. “
İzmir Tempo sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.