ERMAN TOROĞLU – HAK ETTİLER
Başlık olarak iki şekil düşündüm, biri ‘Zavallı G.Saray’ diğeri ‘Hak ettiler’… Yani Fenerbahçe. ‘Zavallı G.Saray’ atsaydım başlığı, bu sefer Fener’in oyununa, galibiyetine gölge düşürürdüm. Onun için ‘Hak ettiler’ başlığını kullandım. Son yıllarda bu kadar bariz, açık ara kalitede bir derbi seyretmedim.
Önce tersten başlayalım. G.Saray ölmüş ağlayanı yok. Fenerbahçe planlı, programlı tıkır tıkır oynadı. Hiçbir şekilde hakemdir, seyircidir, rakiptir tartışması olmadan net bir galibiyet aldılar. Aslında biraz daha sıksalar tarihi bir fark olabilirdi. Dedim ya G.Saray’ın her tarafı dökülüyor. Kenarda duran hocası, sahada oynayan futbolcuları… Seneye bu görüntüyle bu takımdan ne olur bilmiyorum.
İsmail Kartal geldikten sonra Fener’de çok şey düzeldi. Her şeyden önce takım olarak oynamaya başladılar, isim olarak değil. Sahada herkes birbirine yardım ediyor. O daha büyük bu küçük ayrımı yok. F.Bahçe’de dün görevini yapmayan bir oyuncu arayın desem kimseyi bulamazsınız. G.Saray’da da görevini yapan oyuncu derseniz onu da bulamazsınız.
Koca 90 dakikada kaleci Altay’ı zorlayan pozisyon olmadı. İsmail Kartal’la 2.lik koltuğuna oturdular. Sarı-lacivertliler için her şey güzel ama bir şey var. Mert Hakan kabiliyetli, takım için de faydalı ama rakiple, hakemle oynamasın bir de artistlik yapmasın bir gün birine çatar yanar. Özellikle rakibi tahrik etmesin. Sen rakip defansa arkan dönük oynuyorsun onun için onlarla iyi geçin.
Yıllardır hakem hakem diyoruz. Derbiler öyle böyle zordur yani 5 yıldızlı maçtır. Hakemin biri çıktı tıkır tıkır yönetti, noldu? Bu ülkede o papaz hakemler neler yaptılar. TFF, hakem konusunda doğru iş yaptı ama bence şu ana kadar yüzde 70’ini yaptı, 30’u daha kaldı. Onu da yaparsa Türk futbolu 15-20 yıl zaman kazanır. Çünkü çürümüş artık koku çıkan bu hakem alemini kökünden değiştirmek zamanı geçti bile. Kim bilir o papazların ve görsel ve yazılı medyadaki yandaşları hakem hata yapsa da biraz geçirsek diye ne dua etmişlerdir. Allah doğrunun yanındadır. Sağı solu oynananın değil.
GÜRCAN BİLGİÇ – AĞABEY KOLTUĞUNDA
Bir alev gibi rakibini yakarak, seyircilerini heyecanlandırarak çıktığı yola devam ediyor Fenerbahçe. Derbinin kendi heyecanı içinde, inandıkları takım için stada gelenlere de bir an bile “acaba?” dedirtmeden oynadılar 90 dakikayı.
Yükselişin temeli “oyun gücü”… Belki de dört sezon sonra Kadıköy’de Fenerbahçe’yi, derbide favori yapan bu. Tamamen İsmail hocanın organize ettiği, oyuncu grubunun da disiplini kabul ederek elini taşın altına soktuğu bir gelişim bu.
30. dakikada ilk şutunu buldu Galatasaray, devre bittiğinde biri isabetli, toplam iki hamlesi vardı. 1-0’ı cebine koyup ikinci 45’te topun arkasına geçtiler ve hata beklediler. Baskı yediler, pozisyon vermediler. Kazanma odaklı, yüksek konsantrasyonlu bir mücadele izlettiler.
Büyük maçların, büyük oyuncuları olur. Fenerbahçe’nin ilk golünün hazırlayıcısı, ikincisindeki pasın ismi Mert Hakan’dı. İrfan Can, artık klasik hale gelen sağ kanat organizasyonlarında yine dikkatleri üzerine çeken isim oldu. Anka Kuşu gibi küllerinden doğuyor Fenerbahçe. Taraftarıyla sarıldı, oyun gücü ile tehdit eden oldu, performansları ile takdir toplayıp, bu kötü sezonda mutluluk formülü icat ettiler.
İsmail Kartal, sadece ofansif–defansif hazırlamamış takımı; hakem yorumlarının standart sapmasını da hesaplayarak, adeta rakibe de dokunmadan oynattı takımını. Serdar Dursun’un koluna arkasına saklayarak rakibe şarj yapmaya gittiğini de gördük. Yine faul verdiler, o başka. Sezonun elbette şampiyonu olacak, ama “ligin ağabeyi”ni bu derbi belirler. Fenerbahçe tekrar koltuğunda…
LEVENT TÜZEMEN – TORRENT FAKTÖRÜ
İsmail Kartal ile Torrent’in kulübedeki hallerine bak derbinin derbinin sonucunu keşfet.. Geldiği günden bu yana hoca olarak farklılığını ortaya koyamayan Torrent, Fenerbahçe derbisini sadece izledi.
Torrent bilgili ve analizi güçlü bir hoca olsaydı oyuncularına şu iki uyarıyı mutlaka yapardı;
1-İrfan Can’a topu rahat kullanacak alanı vermeyin.
2-Fenerbahçe’nin gizli golcüsü Zajc’a dikkat edin.
İrfan Can, elini kolunu sallayarak oynadı. Atakları organize etti. Gollerin başlangıç paslarını verdi. Torrent İrfan’a Can’a “Nasıl önlem alırım?” diye kafa bile yormadı. Aanholt’un bölgesinden İrfan’ın hazırladığı ataklarda Osayi hep bindirdi ve Zajc’a da golü attırdı.
Yenilen golde yine gölgeleri kovalayan, adama koşmayan ve hemen arkasındaki Zajc’a dikkat etmeyen yine Taylan oldu. Bir oyuncu aynı hataları devamlı yapar ve hiç ders almaz mı? Cicaldau, Taylan, Berkan üçlüsü orta alan düellosunda Zajc, Mert Hakan, Crespo üçlüsüne karşı kalite açısından zayıf kaldı.
Galatasaray’ı hücuma Babel ile Kerem bireysel becerileriyle taşıdı. Kerem biri net iki pozisyonda etkili oldu. Kerem, keşke Altay’ın üzerine giden şutunda topa yüksekten değil yerden vursaydı. Cicaldau etkisiz oynuyor, Gomis yürüyor, Taylan çok top kaybı yapıyor. Babel yorulmuş. Kulübede robot gibi duran Torrent yenilen ikinci golden sonra değişikliğe gidiyor.
İspanyol hoca derbi öncesi verdiği röportajda, “Bana 4’ü birinci sınıf 7 oyuncu alınırsa Galatasaray’ı Pep’in sistemine göre oynatırım” dedi. Mevcut kadroda Kerem, Muslera, Marcao, Nelson dışında kaliteli oyuncu yok. Yeni Galatasaray yönetimini zorlu günler bekliyor; Para lazım. Hoca lazım. Futbolcular lazım. Torrent geldiği günden bu yana hoca olarak fark gösteremedi.
EMRE BOL – NELER NELER!
İki takım arasında inanılmaz bir kalite farkı var. Torrent bunun farkında olduğu için Galatasaray’ı daha geride oynatıp, defans güvenliğini ele almaya çalıştı. Lakin Fenerbahçe’nin 3. bölge oyuncularının hemen hepsi skor katkısı yapabilecek kapasitede. Oyunun başından sonuna kadar sahanın tek hakimi Fenerbahçe’ydi.
İsmail Kartal rakibin en sağlam gibi görünen Van Aanholt’un üzerinden oyunu kurması önemli bir taktik becerisiydi. Torrent’in bunun olacağını düşünmediğine eminim. Özellikle Osayi Samuel hem savunmada hem de hücumda o kanadı babasının malı gibi kullandı!
İrfancan ve Mert Hakan takımı ateşleyen, öne taşıyan isimler oldu. İsmail Kartal aynı oyunu aynı oyuncularla oynatarak, “oyun alışkanlığını” sağladı. Bu istikrar bir takım için en önemlisi. Saha içinde herkes birbirinin ne yapacağını, ne yapamayacağını biliyor.
Hakem Atilla Karaoğlan’la ilgili maç öncesi tereddütler vardı. Ancak ufak tefek hatalı faul kararları dışında fena maç yönetmedi. En azından şunu söyleyebiliriz; maçın sonucuna etki etmedi.
Galatasaraylıların bence Torrent’e kızmaması lazım. Çünkü adamın elindeki kadro bu. Bu kadroyla fazlasını zaten yapamaz. Fenerbahçe son haftalardaki müthiş performansıyla lig ikinciliğine oturdu. Hep diyoruz ya keşke bu doğru oyunu daha erken bulabilselerdi. Ya da ligin boyu bu kadar kısalmamış olsaydı. Neler olurdu neler!
SERKAN KORKMAZ – DOMENEC THE END
Bir yanda Berkan, Taylan ve Cicaldau, diğer yanda Zajc, Crespo, İrfan Can… Maçın düğümü her zamanki ortadaydı(!). Torrent’le birlikte bir miktar toparlayan Berkan-Taylan ikilisinin bu maçtaki performansı çok belirleyici olacaktı. Maç son derece düşük bir tansiyonla başladı ve birkaç saman alevi pozisyonla Zajc’ın golü dışında kalp atışları ilk yarı boyunca mutedildi. Kerem her ne kadar tehditkar olsa da şut ve pas kalitesindeki sakatlığının etkisinde olduğunu gösteriyordu.
İkinci yarı başlamış başlangıç düdüğünden itibaren bir saat geçmişti ve hala sıkıcı bir maç izliyorduk. Her iki takımın sadece birer tane çerçeveyi tutan şutu vardı. İki hoca (özellikle Torrent) artık bir şeyler yapmalıydı. Derken Gomis’le birlikte sahanın en suskun isimlerinden Serdar’la 68’de skor 2-0’a geldi.
Torrent altı dakika daha bekleyerek ilk hamlesini Cicaldau-Halil değişimiyle gerçekleştirdi. Aynı dakikada Emre Kılınç da sahaya sürülebilirdi. İspanyol çalıştırıcının ilerleyen dakikalarda Emre Kılınç yerine Arda ve Morutan’dan medet umması çok tuhaftı.
Galatasaray’ın bir sonraki Fenerbahçe derbisinde başka bir başkanla temsil edileceği kesin. Dün akşamki maçtan sonra Torrent’in de yeni yönetimce ibra edileceğini hiç sanmıyorum. 30 Nisan’da seçilecek başkanın Mayıs’ın ilk haftasında Torrent’le vedalaşarak yeni bir hocayla yeni sezona yelken açması en doğru seçenek olacaktır. Allah yeni yönetime sabır versin keza camiaya layık bir takım kurmak için ciddi bir kaynak bulmak zorundalar.
REHA KAPSAL – ELDEKİLERİN EN İYİSİ
Derbi öncesinde daha moralli ve formda olan Fenerbahçe, daha moralsiz ve formsuz olan Galatasaray’dı. Sarı-kırmızılı takım Domenec Torrent geldiğinden beri ne oynadığı belli olmayan oyuncuların saha içi düzeninde çoğu maçta kendi kafalarına göre hareket ettiği oyun anlayışı genelde hakimdi. Ve de teknik adamın eli değdiği oyunun ve oyuncunun geliştiği bir süreç de yaşanmadı.
Maça çıkan kadroda bir tek plan geriye yaslanma, bulunan toplarda da genelde Kerem’le hızlı Fenerbahçe kalesine gitme, yeri geldiğinde de bunu yapma düşüncesinde de hiçbir oyun anlayışı olmadığı gibi Fenerbahçe ön alan baskısı yaptığında savunmadan topla nasıl çıkılacağını etkiler. Buradaki hareketsizlik ve asimetrik olarak oyuncuların top almaması Galatasaray’ın hücum çıkışlarını da etkiledi. Bir antrenörün vücut dili de kulübede çok önemlidir. Torrent’ten oyunculara eneri geçen bir enerji olmadığı gibi eldeki kadronun doğru kullanıldığı bununla beraber oyuncu değişikliklerinin doğru zamanda gerçekleştiği bir teknik adam anlayışı da hiç görülmedi.
Kaybetmekten korkan insan asla kazanamaz. Galatasaray’ın derbideki oyununun, kurgusuzluğunun, korkaklığının bu cümle bana göre en iyi ifadesidir. Fenerbahçe favori olarak çıktığı maçta işi şansa bırakmadı. Seyircisiyle yarattığı muhteşem atmosferle hem skor, hem de oyun olarak Galatasaray’a üstünlük sağladı.
Oyunun kilitleneceği yer iki takımın orta sahalarıydı. Bu oyunu iki takımın da mutlaka kenar oyuncularıyla çözmesi gerekiyordu. Bununla ilgili de daha kafa yormuş Fenerbahçe takımı saha içinde hücumdaki doğru konumlanmalarıyla ikili, yeri geldiğinde üçlü oyunlarla rakip yarı alandaki problemi çözüp golü buldukları gibi Zajc da ülkedeki en iyi şiddetli koşuları yapan, ceza sahasına destek veren merkez orta saha oyuncularından biri olarak Fenerbahçe’nin kazanmasında kilidi açan oyuncu olarak baş rollerdeydi.
İyi bir teknik direktör elindekilerle en iyisini yapandır. Takımlarını sezon içinde sonradan alan iki teknik direktör arasındaki fark dünkü derbide ortaya çıktı. Torrent’in takımına hiçbir katkı vermediği ortaya çıktı. İsmail Kartal’ın derbi galibiyeti, ligdeki iyi gidişi, takımdaki değişim ve gelişim iki hoca arasındaki farkı ve başarıyı ortaya çıkardı. Bununla beraber oyun felsefesi, prensipleriyle beraber ve en önemli de oyuncu ilişkileriyle İsmail Kartal alkışları fazlasıyla da hak etti.
İzmir Tempo sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.