Meriç Aral ve Efe Tunçer, Zorlu PSM YouTube kanalında yayınlanan ‘Teras Noir’ adlı programlarında bu hafta yeni çıkan albümleri ‘Sirenler’ ile ses getiren Mor ve Ötesi grubunun vokalisti Harun Tekin oldu.
Harun Tekin, Meriç Aral ve Efe Tunçer’in “Sosyal hayatta yabani misindir?” sorusuna “Yabaniyimdir biraz. Yıllar geçtikçe daha az yabani oldum diyebilirim. Aslında bu hep böyledir; küçükken sevecen olanlarda yabanileşme, çocukken yabani olanlarda yaş ilerledikçe sevecenleşme olduğunu gözlemleyebiliriz. Esasen benim sohbet etmek veya sosyalleşmekle ilgili bir sorunum yok, sadece fotoğraf konusu bana biraz tuhaf geliyor. Fotoğraf meselesi şu yüzden acayip geliyor; insanlar ‘Seni gördük hadi bunu kanıtlayalım’ refleksiyle yöneliyor ve bir anda fotoğraf çekilmek istiyor. Ancak aramızda hiçbir muhabbet olmadan bunu yapmak tuhaf geliyor” diye yanıt verdi.
“Hatta beni Koray Candemir bile zannetmiş olabilirsin. Çünkü bir keresinde Koray’la beraber konserdeyken bize eşlik eden rodimizi ünlü biri zannedip fotoğrafını çekmemizi isteyen biriyle karşılaşmıştık” diyen Tekin, anısını şöyle anlattı:
“Korayla fotoğrafı çektikten sonra rodimiz çok mutlu olurken fotoğraf çekilen hayran da arkadaşlarına rodiyi kastederek ‘ünlü, ünlü’ diye bağırdıktan sonra sevinçten ağlayarak ayrılmıştı yanımızdan.”
“HEP YENİ BİR ŞEY YAPMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Harun Tekin, “Kendi içinde kökleri olan, kendi köklerine bağlı kalan ve her dönem dinleyicisini etkileyen müzikleri nasıl üretiyorsunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Biz aslında sürekli değişen ama kimliğini de koruyan bir müzik yaptığımızı düşünüyoruz. Mesela radikal değişiklikler olmalı mı bilemiyorum çünkü insan yaş aldıkça muhafazakarlaşıyor da olabilir. Fakat şunu fark ettik ki aslında biz hep bir öncekine göre başka bir şey yapmaya çalışıyoruz. O başka bir şey, Türkiye’deki genel müzik skalasında zaten bizim yaptığımız diğer şeylere yakın kalıyor. Mesela bizim kendi müzik evrenimizde ürettiklerimiz bambaşka bir tasarı gibi kalıyor. Belki de bu evrenleri biraz daha yaklaştırmaya çalışıyoruz o zaman da ‘aa evet bu öncekinden daha farklıymış’ kısımları da ortaya çıkıyor. Sirenler albümünde mesela çok zamanlılık üzerine bir şey kurmaya çalıştık. O çok zamanlılığı da müziğin kendisinde bakıldığı zaman ‘Bu şarkı daha önceki albümde olabilirdi’ diyenler de var, ‘Tam da bu albümde olmalıydı bu şarkı’ diyenler ve ‘Bak bu yeni galiba’ diyenler de var. Eğer bu üçünün de olduğunu hissediyorsa dinleyiciler o zaman güzel bir şey oluyor.”
“BİRAZ DURUP YAVAŞLAMAK GEREKİYOR”
“Bir toplumun ve bireylerinin geçmişi, geleceği ve şimdiyi aynı melankoliyle, aynı umutla ve aynı duyguyla deneyimlemesi nedir senin açından?” sorusuna Tekin, “Duygular takibi zor şeylerdir esasen. Naomi Klein’ın ‘Şok Doktrini’ adlı bir kitabı vardı ve onun dediği şeyi bizler yaşadık. Bizlerin maruz kaldığı gündem içerisinde sakin, soğukkanlı veya sevgi dolu insanlar olarak kalmamız çok zor” diye yanıt verdi.
“Bu gündemlerle bizim karar verme kaslarımız da gevşemeye başlıyor ve sürekli yanlış kararlar verip öfkeyi başka yerlere yönlendiren kişilere dönüyoruz. Çünkü öfkenin gideceği bir yer var ama oraya gitmesindense tuttuğumuz takımlara, kadına, erkeğe kısaca her türlü gündem içinde nereye giderse gitsin şeklinde yaşıyoruz” diyen Tekin, “Yani öfkeleneceğin yeri hatırlama diye oluşturulan bir şok doktrini var. Elbette yaşadığımız çağ ile çok alakası var. Bizler işimiz gereği sosyal medya hesaplarımızı aktif kullanıyoruz ancak tamamen kapatan insanlar bu duygu gitgellerini daha sağlıklı yaşıyor. Bu konuda en büyük faktörün de hız olduğunu düşünüyorum. Belki biraz durup yavaşlamak gerekiyordur” şeklinde konuştu.
İzmir Tempo sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.